🕌 Namaz Vakitleri
Konum alınıyor...

Hz. Üzeyir Peygamber

📜 Hadis-i Şerif

حَدَّثَنَا أَصْبَغُ، أَخْبَرَنَا ابْنُ وَهْبٍ، أَخْبَرَنِي يُونُسُ، عَنِ ابْنِ شِهَابٍ، عَنْ أَبِي سَلَمَةَ، عَنْ أَبِي سَعِيدٍ الْخُدْرِيِّ، عَنِ النَّبِيِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ ‏ "‏ مَا بَعَثَ اللَّهُ مِنْ نَبِيٍّ وَلاَ اسْتَخْلَفَ مِنْ خَلِيفَةٍ، إِلاَّ كَانَتْ لَهُ بِطَانَتَانِ، بِطَانَةٌ تَأْمُرُهُ بِالْمَعْرُوفِ وَتَحُضُّهُ عَلَيْهِ، وَبِطَانَةٌ تَأْمُرُهُ بِالشَّرِّ وَتَحُضُّهُ عَلَيْهِ، فَالْمَعْصُومُ مَنْ عَصَمَ اللَّهُ تَعَالَى ‏"‏‏.‏ وَقَالَ سُلَيْمَانُ عَنْ يَحْيَى أَخْبَرَنِي ابْنُ شِهَابٍ بِهَذَا، وَعَنِ ابْنِ أَبِي عَتِيقٍ وَمُوسَى عَنِ ابْنِ شِهَابٍ مِثْلَهُ، وَقَالَ شُعَيْبٌ عَنِ الزُّهْرِيِّ حَدَّثَنِي أَبُو سَلَمَةَ عَنْ أَبِي سَعِيدٍ قَوْلَهُ‏.‏ وَقَالَ الأَوْزَاعِيُّ وَمُعَاوِيَةُ بْنُ سَلاَّمٍ حَدَّثَنِي الزُّهْرِيُّ حَدَّثَنِي أَبُو سَلَمَةَ عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ عَنِ النَّبِيِّ صلى الله عليه وسلم‏.‏ وَقَالَ ابْنُ أَبِي حُسَيْنٍ وَسَعِيدُ بْنُ زِيَادٍ عَنْ أَبِي سَلَمَةَ عَنْ أَبِي سَعِيدٍ قَوْلَهُ‏.‏ وَقَالَ عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ أَبِي جَعْفَرٍ حَدَّثَنِي صَفْوَانُ عَنْ أَبِي سَلَمَةَ عَنْ أَبِي أَيُّوبَ قَالَ سَمِعْتُ النَّبِيَّ صلى الله عليه وسلم‏.‏
Ebu Said el-Hudrl'nin nakline göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Allah Teala bir Nebi gönderdiği ve bir kimseyi halife yaptığı zaman muhakkak onun iki tür sırdaşı olmuştur. Bunlardan biri ona iyiliği emreder ve onu o yola teşvik eder. Öbürü de ona kötülüğü emreder ve onu buna teşvik ecer. Masum olan ise Yüce Allah'ın {fenalıklardan} koruduğu kimsedir. Fethu'l-Bari Açıklaması: "el-Bitane, ed-Duhala yani başkanın yanına yalnızken giren ve onun gizli işlerini bilen kişi demektir." Bu söz Ebu Ubeyde'ye aittir. Yüce Allah bu kelimeyi bir ayette şu şekilde kullanmaktadır: "Ey iman edenler! Kendi dışımzdakileri slrdaş edinmeyin. Çünkü onlar size fenalık etmekten asla geri durmazlar. "(Al-i İmran 1l8) "elBitane" sırdaş demektir. "el-Habal" ise kötülük anlamınadır. "ed-Duhala", "dahil" kelimesinin çoğuludur. Anlamı, başkanın yanına yalnızken giren, başkanın kendisine sır verdiği, halkın durumuna dair bilmediği şeyleri haber verdiğinde sözüne inandığı, gereğine göre hareket ettiği kişidir. İmam Buharl'nin yukarıdaki başlıkta başkanın "danıştığı kimseler"i "el-bitane" kelimesi üzerine atfetmesi, dar anlamlı kelimeyi (hass) daha geniş anlamlı kelimeye (amm) atıf kabilindendir. Danışmanın hükmünü "Kişi yargı görevini ne zaman hak eder" başlığı altında belirtmiştim. "Bunlardan biri ona iyiliği emreder." Süleyman'ın rivayetinde "maruf" kelimesi yerine "hayr" kelimesi yer almaktadır. Muaviye b. Selam'ın rivayetinde ise bu cümle "Biri ona iyiliği emredip, kötülüğü yasaklar" şeklinde yer almaktadır. Bu cümle "hayr" kelimesinden neyin kastedildiğini açıklamaktadır. "Öbürü de ona kötülüğü emreder." Evzal'nin rivayetinde bu cümle "Diğeri ona kötülükten geri durmaz" şeklinde yer almaktadır. Bu taksim Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem açısından problemli görülmüştür. Zira Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yanına girip çıkan kimseler arasında kötü kimselerin bulunabileceği aklen her ne kadar mümkün ise de onun bu kişiye kulak vereceği ve sözüne göre hareket edeceği tasawur edilemez. Zira Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in ismet sıfatı vardır. Bu yaklaşıma şöyle cevap verilmiştir: Hadisin kalan kısmında Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in bu gibi bir tehlikeye düşmekten salim olacağına işaret edilmektedir. Zira Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem "Masum olan ise Yüce Allah'ın {fenalıklardan} koruduğu kimsedir" buyurmaktadır. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e kötülüğü tavsiye eden bir kişinin bulunması, onun sözünü kabul etmesini gerektirmez. Bazıları şöyle demişlerdir: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem açısından iki sırdaştan maksat melek ve şeytandır." Nitekim Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in "Fakat Allah ona karşı bana yardım etmiştir ve o Müslüman olmuştur" şeklindeki sözü buna işaret etmektedir. Evzai'nin rivayetinde geçen "Kötülükten geri kalmaz" ifadesi, sizin iyiliğinize çalışma şeklindeki işini fesada uğratmaktan geri kalmaz demektir. Bu cümle Yüce Allah'ın "la yelunekum habala" ifadesinden alınmıştır. İbnü't-Tin'in nakline göre Eşheb şöyle demiştir: "Hakimin insanların durumunu gizlice kontra! edecek kişiler edinmesi uygun olur. Böyle bir kişinin güvenilir, akıllı ve zeki birisi olması gerekir." Çünkü güvenilir olan hakime musibet onun güvenilmez kimselere iyi ian leyip de onların sözünü kabul ettiği takdirde gelir. Netice olarak hakimin bu gibi kişileri araştırması gerekir. "Masum olan ise Yüce Allah'ın {fenalıklardan} koruduğu kimsedir." Bundan maksat her şeyin Yüce Allah'tan olduğunu vurgulamaktır. Onların içinden dilediğini koruyan Yüce Allah'tır. "Masum olan ise kendi nefsini koruyan değil, Yüce Allah'ın koruduğu kimsedir." Zira gerçek anlamda Yüce Allah tarafından korunmuş kimse yoktur. Bu hadiste bir üçüncü kısma daha işaret vardır. O da insanların işlerini görmeyi üstlenen kimseler arasında sürekli olarak kötü sırdaşlardan değil, iyi sırdaşlardan görüş kabul edenler vardır. Nebi s.a.v.'e layık olan budur. Buradan hareketle Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem hadisin sonunda "el-ismetü" kelimesini kullanmıştır. Bazıları da iyiliği emreden sırdaşların değil, kötülüğü emreden sırdaşların sözünü kabul eder. Bu tip kimseler bulunabilir. Özellikle de kafirlerin arasından böyle kimseler çıkabilir
Sahih Buhari • Sahih al Bukhari • No: 7198

İsa Aleyhisselâm'ın Hazret-i Uzeyr'i Diriltmesi

Uzeyr Aleyhisselâm'dan asırlar sonra, İsa Aleyhisselâm peygamber olarak gönderildi. İsa Aleyhisselâmın büyük mü'cizelerinden biri de onun Allâhın izniyle ölüleri diriltmesiydi. Yahudîler, İsa Aleyhisselâm'ın ölüleri diriltmesini bir türlü kabullenmediler. -"Bu bir oyundur," dediler. İsa Aleyhisselâm'a geldiler, -"Sen ölüleri mi diriltiyorsun?" diye sordular. İsa Aleyhisselâm: -"Allâh'ın izniyle ölüleri diriltiyorum." Yahudîler: -"Ey İsa! Sen yakında vefat edenleri diriltiyorsun. Mümkündür ki bu dirilttiklerin belki kalp sektesinden ölmüşlerdir… Onlar, kalp krizini atlattıktan sonra tekrâr kendilerine geliyorlardır. Sende ben ölüleri diriltiyorum, diye geçiniyorsun!" İsa Aleyhisselâm, sordu: -"Ne istiyorsunuz?" Yahudîler: -"Senden çok önceleri ölmüş bir kişiyi diriltmeni istiyoruz." İsa Aleyhisselâm, sordu: -"Meselâ kimi?" Yahudîler, derin derin düşündüler. İçlerinden biri: -"Uzeyir Aleyhisselâm'ı diriltmeni istiyoruz," dedi. Uzeyr Aleyhisselâm'ın mezarına gittiler. Yahudîler, büyükçe bir ateş yaktılar. Alevleri göklere yükseliyordu. Orada toplanan halkın gözünün önünde İsa Aleyhisselâm'a seslendiler: -"Ey İsa! Eğer, Uzeyir Aleyhisselâm'ı diriltemezsen, seni bu ateşte yakarız," dediler. Yahudîler, Uzeyr Aleyhisselâm'ın mezarını kazdılar. Taştan olan mezarın taputunun kapağını kaldıramadılar. Gelip, hadise'yi İsa Aleyhisselâm'a anlattılar: -"Ey İsa! Biz Uzeyr Aleyhisselâm'ın kabrinin taşını kaldıramıyoruz. Bize yardım et," dediler. İsa Aleyhisselâm: -"Bana bir kâse su getir,"dedi Yahudîler, İsa Aleyhisselâm'a bir bardak su getirdiler. İsa Aleyhisselâm, o suya okudu. Okuduğu suyu Yahudîler verdi: -"Bunu tabuta saçın," dedi. Yahudîler, o suyu götürüp, Uzeyr Aleyhisselâm'ın mübârek tabutuna saçtılar. Tabutunun kapağı açıldı. Uzeyr Aleyhisselâm'ın mübârek cesedi olduğu gibi duruyordu. Çünkü peygamberler çürümez. Toprak, peygamberlerin mübârek vücutlarını yemez. Onlara haramdır. İsa Aleyhisselâm, çanaktaki sudan biraz Uzeyr Aleyhisselâm'ın üzerine serpti. Bütün Yahudîler toplanmışlardı. Âlimleri oradaydı. Câhilleri oradaydı. Zâlimleri oradaydı. Avâmları oradaydı. Kadın- erkek bütün Yahudîler toplanmışlardı. Yahudîler, işlerini güçlerini bırakmışlardı. Hep oraya toplanmışlardı. Her kes Uzeyr Aleyhisselâm'ı merak ediyordu. İsa Aleyhisselâm'ın onu nasıl dirilteceğini merak ediyorlardı. Yahudîler, meraklı bir gözle, şaşkın şaşkın İsa Aleyhisselâm'a bakıyorlardı. İsa Aleyhisselâm, Uzeyr Aleyhisselâm'ın mübârek yüzüne bakıyordu. Yahudîler, yaktıkları ateşin için hâ bire odun atıyorlardı. Meşe odunları yandıkça alevleri göklere doğru yükseliyordu. Yahudî'nin biri seslendi. -"Ey İsa! Bu ateşi görüyor musun?" İsa Aleyhisselâm, yüzün, Hazret-i Uzeyr'den ayırtmadı. Dönüp ateş bakmadı -"Evet!" dedi. Yahudî böbürlenerek: -"Eğer Uzeyr Aleyhisselâm'ı diriltemezsen seni bu ateşte yarız. Bizden af dileme. Bunu sen istedin. Seni bu gün asla bağışlamayız." Yahudîler, bir ağızdan bağırdılar. -"Bizden merhamet dileme. Eğer Uzeyr Aleyhisselâm'ı diriltemezsen seni bu ateşte yakarız." İsa Aleyhisselâm: -"Merhametsiz olduğunuzu biliyorum. Daha önce birçok peygamber ve Sâlih insanı öldürdünüz… Eğer Uzeyr Aleyhisselâm'ı Allâh'ın izniyle diriltirsem iman'a gelir misiniz?" Hepsi bir ağızdan bağırdılar: -"Evet, Allâh'ın varlığını, birliğini ve senin O'nun kulu ve peygamberi olduğunu tasdik ederiz." İsa Aleyhisselâm, Uzeyr Aleyhisselâm'a seslendi:
-"Ey Uzeyr! Allâh'ın izniyle diril," Yahudîlerin şaşkın bakışları içerisinde Uzeyr Aleyhisselâm, dirildi. Kalktı, oturdu. İsa Aleyhisselâm'a selâm verdi. İki yüce insan konuştular. Yahudîler, yine iman etmediler. Uzeyr Aleyhisselâm'a sordular: -"Ey Uzeyr, bu kişi (İsa Aleyhisselâm) hakkında ne dersin?" Uzeyr Aleyhisselâm: -"Ben şehâdet ederim ki, İsa Aleyhisselâm, Allâh'ın kulu ve resûlüdür," dedi. Yahudîler, yine iman etmediler. -"Ey İsa! Sen, Uzeyr Aleyhisselâm'ı da büyüledin. Bu ne büyük bir sihir!" dediler. Sihirbâzlıkla itham ettikleri İsa Aleyhisselâm'a: -"Ey İsa! Müsaade et, Uzeyr Aleyhisselâm, aramızda yaşasın," dediler. Uzeyr Aleyhisselâm, Yahudîlerin, İsa Aleyhisselâm'a yaptıkları eziyeti görmek istemediği içinde olsa, yaşamak istemediğini bir an evvel, kabrine varmak istediğini belirtti. İsa Aleyhisselâm: -"Hayır, onu hemen kabrine iletin" buyurdu. Onu kabrine iletirken, Uzeyr Aleyhisselâm çoktan vefat etmişti. Bu mucizeyi gören, Yahudîler, daha da azdılar. Şımardılar. Fakir ve garibân insanların çoğu da imana geldi. UZEYR ALEYHİSSELÂMIN ZİYARETGÂHI Uzeyr aleyhisselam’ın ziyâretgâhı Adıyaman -Gerger’in Siver köyündeki mübârek yerdir. Uzeyr Aleyhisselam’ın türbesi, Mü’minlerin ziyâretgâhıdır. İnsanlar, O yüce zâtın huzurunda maneviyâtı teneffüs etmek ve ilâhî feyz’den istifâde etmeye çalışıyorlar.

📖 Kur'an'dan Bir Ayet

وَقَالَتِ الْيَهُودُ عُزَيْرٌۨ ابْنُ اللّٰهِ وَقَالَتِ النَّصَارَى الْمَس۪يحُ ابْنُ اللّٰهِۜ ذٰلِكَ قَوْلُهُمْ بِاَفْوَاهِهِمْۚ يُضَاهِؤُ۫نَ قَوْلَ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا مِنْ قَبْلُۜ قَاتَلَهُمُ اللّٰهُۘ اَنّٰى يُؤْفَكُونَ
Yehudîler «Uzeyr Allahın oğlu» dediler, Nesrânîler de «Mesîh Allâhın oğlu» dediler, bu onların ağızlariyle söyledikleri sözleri ki önceden küfredenlerin sözlerine benzetiyorlar Allah kahredesiler nereden saptırılıyorlar?
Tevbe Suresi (9:30)

Ziyaretçi İstatistikleri

Toplam Ziyaretçi
822
Bugünkü Ziyaretçi
175
Şu An Çevrimiçi
18

📖 Ziyaretçi Defteri

Düşüncelerinizi ve duygularınızı bizimle paylaşın

hz uzeyir peygambere gelen tüm misafirlere 24 saat 3 çeşit çay ikramı vardır bunlar kaçak çay yerli çay ve bitkisel dağ çayı aynı zamanda gece kalmak isteyen misafirler 1 geceye maksus misafirkanede de ailece kalınabilmekte bundan daha güzel ne olabilir cenabı rabul Alemin bu külliyeye maddi ve manevi yardımı gecmiş tüm kardeşlerimizi razı olan kullarından eylesin amin
M
Makam ziyaretimiz çok güzel geçti. Ailemle birlikte geldik ve hepimiz çok etkilendik. İnşallah tekrar geliriz.
E
Burası tam bir huzur yuvası. Her köşesi ayrı bir güzellik. Allah sizlerden razı olsun bu güzel hizmetten dolayı.
×