🕌 Namaz Vakitleri
Konum alınıyor...

Hz. Üzeyir Peygamber

📜 Hadis-i Şerif

حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يَحْيَى، حَدَّثَنَا أَبُو نُعَيْمٍ، حَدَّثَنَا أَبُو إِسْرَائِيلَ، عَنِ الْحَكَمِ، عَنْ أَبِي جُحَيْفَةَ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلى الله عليه وسلم ـ ‏ "‏ مَنْ سَنَّ سُنَّةً حَسَنَةً فَعُمِلَ بِهَا بَعْدَهُ كَانَ لَهُ أَجْرُهَا وَمِثْلُ أُجُورِهِمْ مِنْ غَيْرِ أَنْ يَنْقُصَ مِنْ أُجُورِهِمْ شَيْئًا وَمَنْ سَنَّ سُنَّةً سَيِّئَةً فَعُمِلَ بِهَا بَعْدَهُ كَانَ عَلَيْهِ وِزْرُهُ وَمِثْلُ أَوْزَارِهِمْ مِنْ غَيْرِ أَنْ يَنْقُصَ مِنْ أَوْزَارِهِمْ شَيْئًا ‏"‏ ‏.‏
Ebu Cuhayfe r.a.’den rivayet edildiğine göre, Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu, demiştir: '' Kim iyi bir çığır açar ve kendisinden sonra o çığırda gidilirse ona, kendisinin sevabı verileceği gibi, açtığı çığırda giden insanların sevaplarından hiçbir şey eksiltmeden o sevapların bir katı da verilecektir. Kim de kötü bir çığır açar ve kendisinden sonra o çığırda gidilirse,ona kendisinin günahı yükletileceği gibi, açtığı yolda gidenlerin günahlarından hiçbir şey eksiltmeden o günahların bir misli de yükletilecektir. '' Not: Zevaid de: ‘’Bu isnad zayıftır.’’ Deniyor. İsnad farklı olmakla beraber anlamca aynı BUHARİ’nin şu hadislerini ve izahatları mutlaka okuyun: 1997-2 – 2387 Ebu Cuhayfe hal tercemesi: Ebu Cuhayfe Veheb bin Abdillah Es-Suvai el-Kufi, Sahabidir. Resulullah s.a.v. vefat ettiğinde henüz erginlik çağına varmamış idi. 45 hadisi var. Buhari ve Müslim iki hadisini müttefikan, yalnız Buhari iki ve yalnız Müslim 3 hadisini almışlardır. Ravileri: Oğlu Avn ve Şa'bi ile Ebu İshak ve başkalarıdır. Hicri 74 yılında vefat etmiştir. Kendisi Hz. Ali'nin seçkin arkadaşlarından idi. Hulasa Sah
Sünen-i İbn Mace • Sunan Ibn Majah • No: 207

Hz. Üzeyir Peygamber Hayat Özeti

YÜZ YIL ÖLÜ BIRAKILIP DİRİLTİLEN PEYGAMBER

Hz. Üzeyr (a.s.) Hârûn Aleyhisselâm’ın neslindendir.

Tevrât’ı ezberleyen sayılı kimselerdendi. Yahûdîlerce

“Ezrâ” olarak bilinir.

Kur’ân-ı Kerîm’de, sadece Allâh Teâlâ tarafından

öldürülüp yüz sene sonra tekrar diriltildiğinden

bahsedilir.

Hazret-i Üzeyr’in yaşadığı devirde de azgınlık ve

taşkınlıklarını artıran İsrâîloğulları’na Allâh Teâlâ, belâ

olarak Buhtünnasr’ı vermişti. Buhtünnasr, Şam ve

Ürdün bölgelerini istilâ etti. Mescid-i Aksâ’yı yıktı. Bağ

ve bahçeleri harâb etti. Savunmasız insanları hunharca

öldürüp, genç ve işe yarar gördüğü kimseleri esîr olarak

yanında götürdü. Hazret-i Üzeyr de bunların

arasındaydı.

Rivâyete göre Üzeyr -aleyhisselâm-, kırk yaşında iken

kaçarak esâretten kurtuldu. Bir merkeple Kudüs’e doğru

yola çıktı. Kudüs’e yaklaştığı sırada şehrin yıkık binâları-

na, harâb olmuş bağ ve bahçelerine bakarak mahzun

oldu. Karnı da iyice acıkmış olduğundan, merkebini bir

ağaca bağlayarak orada bir miktar incir toplayıp yedi.

Üzüm sıkıp suyunu içti. Sonra bir ağacın altına oturdu.

Perişan ve harâb olmuş memlekete, çürümüş tenlere,

yığılmış kemiklere ibretle baktı. Hakk’ın kudretini

tefekkür ederek, her şeyin yeniden nasıl dirileceğini

düşünürken uykuya daldı.

Allâh Teâlâ buyurur:

“Yâhut görmedin mi O kimseyi ki, evlerinin duvarları,

çatılarının üzerine çökmüş (alt-üst olmuş) bir kasabaya

uğradı:

«–Ölümünden sonra Allâh bunları nasıl diriltir

acabâ?!» dedi.

Bunun üzerine Allâh O’nu öldürüp yüz sene bıraktı;

sonra tekrar diriltti:

«–Ne kadar kaldın?» dedi.

(O da:)

«–Bir gün, yahut daha az!» dedi.

Allâh O’na:

iç yüz

«–Hayır, yüz sene kaldın!

Yiyeceğine ve içeceğine bak, henüz

bozulmamıştır. Eşeğine de bak. Seni insan-

lara bir ibret kılalım diye (yüz sene ölü tuttuk, sonra

tekrar dirilttik). Şimdi Sen kemiklere bak; onları nasıl

düzenliyor, sonra ona nasıl et giydiriyoruz.» dedi.

(O etleri çürümüş, kemikleri parça parça olmuş

merkep, Allâh’ın emriyle tekrar dirildi.) Durum kendisi

tarafından anlaşılınca (Üzeyr):

«–Şimdi iyice biliyorum ki, Allâh her şeye kâdirdir!»

dedi.” (el-Bakara, 259)

Üzeyr -aleyhisselâm-, uyuduğu zaman sabah vakti idi,

uyandığında ise güneş batmamıştı. Ancak geçen zaman,

yüz yıldı. Bu arada Buhtünnasr ölmüş, bütün esirler

serbest kalarak Kudüs’e dönmüşlerdi. Mescid-i Aksâ

tâmir edilmiş ve bütün şehir tekrar mâmur hâle

gelmişti.

Üzerinde tahakkuk eden bu büyük tecellîlerin ardın-

dan Üzeyr -aleyhisselâm- merkebine binerek Kudüs

şehrine girdiğinde, herşeyi değişmiş olarak buldu.

İnsanlar tanıdığı insanlar, binâlar da bildiği binâlar

değildi. Tahmînî olarak mahallesini aradı. Bir evin

önünde durdu. Kapısında rastladığı kör ve kötürüm bir

kadına:

“–Üzeyr’in evi neresidir?” diye sordu.

Kadın hüzünle:

“–Üzeyr’in evi burasıdır, ama kendisi yüz yıl önce

kayboldu. Ben de onun câriyesiyim!” dedi.

Hazret-i Üzeyr:

“–Ben Üzeyr’im!” diyerek kendisini tanıttı ve başın-

dan geçenleri nakletti.

Câriyesi çok sevindi ve eski hâline dönmesi için ondan

duâ etmesini taleb etti. Üzeyr -aleyhisselâm- da,

Cenâb-ı Hakk’ın kendisine verdiği nîmetlere şükrederek

duâ etti. Kadın, önceki sıhhatine ve eski hâline kavuştu.

Hazret-i Üzeyr, uyuyup vefât ettiği sırada 18 yaşında

bir oğlu vardı. Şimdi o, 118 yaşında ak sakallı bir ihtiyar-

dı. Bu ihtiyarın babası olan Üzeyr -aleyhisselâm- ise 40

yaşında bir kimseydi. Oğlu babasını tanıyamadı:

“–Benim babamın sırtında hilâl şeklinde siyâh bir ben

vardı!” dedi.

Üzeyr -aleyhisselâm-’ın sırtını açıp baktıklarında bu

hilâl şeklindeki siyâh beni gördüler. Artık

kimsenin Hazret-i Üzeyr hakkında şüphe-

si kalmadı.

Buhtünnasr, Kudüs’ü işgâl edip

yağmaladığı zaman, bütün Tevrât nüsha-

larını da yaktırmıştı. Bunun için Üzeyr

-aleyhisselâm-, dîni yeniden ihyâ etti.

YAHUDİLERİN “ALLAH’IN OĞLU” DEDİĞİ PEYGAMBER

İbn-i Abbâs’tan gelen rivâyete göre, Allâh Teâlâ

İsrâîloğulları’nın Tevrât’ı bırakıp hevâlarına uyduklarını

görünce, Tevrât’ın içinde bulunduğu sandığı onlardan

aldı, Tevrât’ı da onlara unutturdu. İsrâîloğulları buna çok

üzüldüler. Bilhassa Üzeyr -aleyhisselâm- Allâh’a çok

ibâdet etti; O’na yalvarıp yakardı. Allâh’tan inen bir nûr,

onun kalbine girdi. Unutmuş olduğu Tevrât’ı hatırladı.

Ondan sonra Tevrât’ı yeniden İsrâîloğulları’na öğretti.

Daha sonra Tevrât’ın içinde saklandığı sandık bulundu.

İsrâîloğulları, Üzeyr -aleyhisselâm-’ın öğrettiği Tevrât’ın

aslına uygun olduğunu gördüler ve Üzeyr -aleyhis-

selâm-’a olan sevgileri daha da ziyâdeleşti.

Hz. Üzeyir peygamber 60 yıl daha kavmine tebliğde

bulundu

Bu büyük tecellîler karşısında Benî İsrâîl kavmi, daha

sonraları bâtıl bir akîdeye kayarak Üzeyr -aleyhis-

selâm-’a “Allâh’ın oğlu” diyecek kadar ileri gittiler.

(Taberî, Câmiu’l-Beyân, X, 143)

Âyet-i kerîmelerde şöyle buyrulur:

“Yahûdîler: «Üzeyr, Allâh’ın oğludur!» dediler. Hristi-

yanlar da: «Mesîh (Îsâ) Allâh’ın oğludur!» dediler. Bu,

onların ağızlarıyla geveledikleri sözlerdir. (Onlar, sözleri-

ni) daha önce kâfir olmuş kimselerin sözlerine benzeti-

yorlar. Allâh onları kahretsin! Nasıl da (haktan bâtıla)

döndürülüyorlar.” (et-Tevbe, 30)

“(Yahûdîler) Allâh’ı bırakıp bilginlerini (hahamlarını;

hristiyanlar) da râhiplerini ve Meryem oğlu Mesîh’i

(Îsâ’yı) rabler edindiler. Hâlbuki onlara, ancak tek ilâha

kulluk etmeleri emrolundu. O’ndan başka ilâh yoktur. O,

bunların ortak koştukları şeylerden uzaktır.”

(et-Tevbe, 31)

Her ne kadar bugünkü Yahûdîler Hazret-i Üzeyr’e

“Allâh’ın oğlu” yakıştırmasını kabûl etmeseler de, o

zamanki bir grup Yahûdî, Üzeyr -aleyhisselâm-’a karşı

tâzîmde çok aşırıya gitmişler ve içlerinden bazıları O’na

bu isnadda bulunmuştur bu çirkin sözlerden sonra Hz.

Üzeyir peygamber mucize gördüğü yere

varınca orda vefat etti toplamında 200 yıl

yaşadı 100 yıl uykuda kalmıştır .

📖 Kur'an'dan Bir Ayet

اَوْ كَالَّذ۪ي مَرَّ عَلٰى قَرْيَةٍ وَهِيَ خَاوِيَةٌ عَلٰى عُرُوشِهَاۚ قَالَ اَنّٰى يُحْي۪ هٰذِهِ اللّٰهُ بَعْدَ مَوْتِهَاۚ فَاَمَاتَهُ اللّٰهُ مِائَةَ عَامٍ ثُمَّ بَعَثَهُۜ قَالَ كَمْ لَبِثْتَۜ قَالَ لَبِثْتُ يَوْمًا اَوْ بَعْضَ يَوْمٍۜ قَالَ بَلْ لَبِثْتَ مِائَةَ عَامٍ فَانْظُرْ اِلٰى طَعَامِكَ وَشَرَابِكَ لَمْ يَتَسَنَّهْۚ وَانْظُرْ اِلٰى حِمَارِكَ وَلِنَجْعَلَكَ اٰيَةً لِلنَّاسِ وَانْظُرْ اِلَى الْعِظَامِ كَيْفَ نُنْشِزُهَا ثُمَّ نَكْسُوهَا لَحْمًاۜ فَلَمَّا تَبَيَّنَ لَهُۙ قَالَ اَعْلَمُ اَنَّ اللّٰهَ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ قَد۪يرٌ
Yahut o kimse gibisini (görmedin mi) ki, bir şehre uğramıştı, altı üstüne gelmiş, ıpıssız yatıyordu. "Bunu bu ölümünden sonra Allah, nerden diriltecek?" dedi. Bunun üzerine Allah onu yüz sene öldürdü, sonra diriltti, "Ne kadar kaldın?" diye sordu. Oda: "Bir gün, yahut bir günden eksik kaldım." dedi. Allah buyurdu ki: "Hayır, yüz sene kaldın, öyle iken bak yiyeceğine, içeceğine henüz bozulmamış, hele eşeğine bak, hem bunlar, seni insanlara karşı kudretimizin bir işareti kılalım diyedir. Hele o kemiklere bak, onları nasıl birbirinin üzerine kaldırıyoruz? Sonra onlara nasıl et giydiriyoruz?" Böylece gerçek ona açıkça belli olunca: "Şimdi biliyorum ki, Allah her şeye kadirdir." dedi.
Bakara (2:259)

Ziyaretçi İstatistikleri

Toplam Ziyaretçi
432
Bugünkü Ziyaretçi
165
Şu An Çevrimiçi
15

📖 Ziyaretçi Defteri

Düşüncelerinizi ve duygularınızı bizimle paylaşın

M
Makam ziyaretimiz çok güzel geçti. Ailemle birlikte geldik ve hepimiz çok etkilendik. İnşallah tekrar geliriz.
E
Burası tam bir huzur yuvası. Her köşesi ayrı bir güzellik. Allah sizlerden razı olsun bu güzel hizmetten dolayı.
A
İlk defa ziyaret ettim ve çok etkilendim. Peygamber Efendimize olan sevgimizi burada daha çok hissettik. Teşekkür ederiz.
2 yanıt
×