Uzeyr Aleyhisselâm ve merkebi tam yüz sene ölü kaldı. Cenab-ı Allah onu ve merkebini bütün mahlûkatın gözlerinden sakladı.
ثُمَّ بَعَثَهُ
Cenab-ı Allâh, sonra tekrar Uzeyr Aleyhisselâmı diriltti.
Ve Ona
قَالَ كَمْ لَبِثْتَ
Ne kadar kaldın? Dedi.
Uzeyr Aleyhisselâm uyuduğu zaman kuşluk vakti idi.
Uyandığı zaman akşamüstüydü.
Güneş sararmıştı.
Batmak üzereydi.
Uzeyr Aleyhisselâm:
قَالَ لَبِثْتُ يَوْمًا أَوْ بَعْضَ يَوْمٍ
“Bir gün yahut daha az” dedi.
Allâhü Teâlâ hazretleri ona:
قَالَ بَلْ لَبِثْتَ مِائَةَ عَامٍ فَانظُرْ إِلَى طَعَامِكَ وَشَرَابِكَ لَمْ يَتَسَنَّهْ وَانظُرْإِلَى حِمَارِكَ وَلِنَجْعَلَكَ آيَةً لِلنَّاسِ
“Hayır, yüz sene kaldın. Yiyeceğine içeceğine bak, henüz bozulmamıştır. Eşeğine bak. Seni insanlara bir ibret kılalım diye (yüz sene ölü tuttuktan sonra, tekrar dirilttik)
Uzeyr Aleyhisselâm büyük bir hayretle etrafına baktı.
Cenab-ı Allâh ona şöyle dedi:
وَانظُرْ إِلَى الْعِظَامِ كَيْفَ نُنشِزُهَا ثُمَّ نَكْسُوهَا لَحْمًا
Şimdi sen (merkebinin) kemikler(in)e bak, onları nasıl düzenliyoruz, dedi.
Uzeyr Aleyhisselâm merkebine baktı.
Uzeyr Aleyhisselâm’ın gözleri önünde büyük bir hadise meydana geldi:
Çürümüş olan kemikler bir araya geldi.
Sinir sistemi oluştu.
Kemiklere et yeşerdi.
Cenab-ı Allâh bir melek gönderdi.
Melek, merkebe ruh üfledi.
Merkep canlandı.
Merkep hemen ayağa kalktı ve anırdı
فَلَمَّا تَبَيَّنَ لَهُ
“Durum kendisince anlaşılınca”: Secdeye kapandı ve
قَالَ أَعْلَمُ أَنَّ اللَّهَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
“Şimdi iyice biliyorum ki, Allâh her şeye kadirdir, dedi.”
Uzeyr Aleyhisselâm ayağa kalktı.
Etrafına baktı.
Her taraf imâr edilmişti.
İçinde olduğu bağ ekilmiş, sürülmüş ve bakımlı bir hâle gelmişti.
Kudüs büyük bir şehir olmuştu.
Eskisinden daha güzel ve daha büyük bir şehir…
Uzeyr Aleyhisselâm merkebine bindi.
Şehre doğru yol aldı.