🕌 Namaz Vakitleri
Konum alınıyor...

Hz. Üzeyir Peygamber

📜 Hadis-i Şerif

حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا خَالِدُ بْنُ مَخْلَدٍ، عَنْ عَلِيِّ بْنِ مُسْهِرٍ، عَنْ هِشَامِ، بْنِ عُرْوَةَ عَنْ أَبِيهِ، عَنْ أَسْمَاءَ بِنْتِ أَبِي بَكْرٍ، أَنَّهَا هَاجَرَتْ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَهِيَ حُبْلَى بِعَبْدِ اللَّهِ بْنِ الزُّبَيْرِ ‏.‏ فَذَكَرَ نَحْوَ حَدِيثِ أَبِي أُسَامَةَ ‏.‏
{…} Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivayet etti. (Dediki): Bize Hâlid b. Mâhled, Alî b. Müshir'den, o da Hişam b. Urve'den, o da babasından, o da Esma binti Ebî Bekr'den naklen rivayet ettiki, Esma Abdullah b. Zübeyr'e gebe olduğu halde Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in yanına hicret etmiş. Râvi, Ebû Usâme'nin hadîsi gibi rivayette bulunmuştur. İzah 2150 de
Sahih Muslim • Sahih Muslim • No: 5618

Yahya Aleyhisselâmı Şehid Ettiler

Yahyâ Aleyhisselâm’ı ise, kollarını keserek şehid ettiler. Yahudîlerin başına ikinci büyük belâ tecelli etti. إِنْ أَحْسَنتُمْ أَحْسَنتُمْ ِلأَنفُسِكُمْ وَإِنْ أَسَأْتُمْ فَلَهَا فَإِذَا جَاءَ وَعْدُ اْلآخِرَةِ لِيَسُوءُوا وُجُوهَكُمْ وَلِيَدْخُلُوا الْمَسْجِدَ كَمَا دَخَلُوهُ أَوَّلَ مَرَّةٍ وَلِيُتَبِّرُوا مَا عَلَوْا تَتْبِيرًا “Eğer iyilik ederseniz kendinize etmiş, kötülük ederseniz yine kendinize etmiş olursunuz. Artık diğer (ikinci) cezalandırma zamanı gelince, yüzünüzü kara etsinler, daha önce girdikleri gibi yine mescid’e (mescid-i Aksâya) girsinler ve ellerine geçirdikleri her şeyi büsbütün tahrip etsinler (diye başınıza düşmanlarınızı musallat kıldık).” Kudüs-ü şerif’i alan Titos, Beytü’l-Makdisi yaktı. Mescid-i Aksâ’nın içinde hınzır kesti. Leşini orada bıraktı. Tevrât’ı yaktı. Şehri yıktı. Bir milyondan fazla Yahudîyi savaşta telef etti. Diğerlerini de esir etti. Yahudîler, eskisinden beter oldular. Yahudîler, yurtlarından edildiler. Asırlarca esâret hayatı yaşadılar. Yahudîler dağıldılar. Herbiri bir devlete sığındı. İbret… Yahudîlerin Üçüncü Helâkı Titorus tarafından Beyt-i Makdis’te sürülmeleri üzerine Yahudîlerin herbiri dünyanın değişik bir ülkesine gittiler. Hicâz bölgesine yerleşen Yahudîler, Efendimiz (s.a.v.) ile yaptıkları sözleşmelere riâyet etmedikleri için Hayber’de büyük bir mağlûbiyete uğradılar. Yahudîlere ve dolayısıyla bütün insanlığa Cenab-ı Allah şöyle buyurmaktadır: عَسَى رَبُّكُمْ أَنْ يَرْحَمَكُمْ وَإِنْ عُدْتُمْ عُدْنَا وَجَعَلْنَا جَهَنَّمَ لِلْكَافِرِينَ حَصِيرًا “(Yine Tevrâtta şöyle buyurmuştuk:) Olur (umulur) ki (bu ikinci fesattan sonra tevbe eder ve halinizi düzeltirsiniz de) Rabbiniz size merhamet eder. Ama tekrar fesâda dönerseniz (yeryüzünde yine fesat çıkarırsanız) biz de (cezaya) döneriz (sizi yine cezalandırırız). Biz cehennemi kâfirler için bir hapishâne yaptık.” Yeryüzünde fesat çıkaran, insanlara zulüm eden ve sevgi, saygı ve hoşgörü kültüründen uzaklaşan toplumların helâkı mukadderdir. Yahudîlerin Son Felâketi Yahudîlerin maruz kalacakları son belâ ve fitne ahir zamanda meydana gelecektir. Yahudîler, yine bir araya gelecekler. Bir topluluk oluşturacaklar. Yahudîlerle Müslümanların arasında bir savaş çıkacaktır. Müslümanlar, Yahudîlerin kökünü kazıyacaktır. Bütün Yahudîleri öldüreceklerdir. Efendimiz (s.a.v.) o müthiş günü şöyle tarif etmektedir: لاَ تَقُومُ السَّاعَةُ حَتَّى يُقَاتِلُ الْمُسْلِمُونَ الْيهُودَ وَحَتَّى يَخْتَبِى الْيَهُودِىُّ مِنْ وَرَاءِ الْحَجَرِ وَالشَّجَرِ فَيَقُولُ الْحَجَرُ وَالشَّجَرُ ياَ مُسْلِمُ هَذَا يَهُودِىُّ خَلْفِي تَعَالَ فَاقْتُلْهُ إِلاَّ الْغَرْقَدُ فَانَّهُ مِنْ شَجَرِالْيهُودِ “Müslümanlar, Yahudîlerle savaşmadıkça kıyamet kopmaz. Hattâ Yahudî bir taş ve ağacın arkasına gizlenir de taş ve ağaç(lar Allâhın takdiri ile dile gelir ve şöyle seslenirler:) ‘Ey Müslüman! Şu Yahudî benim arkamda (saklanmakta)dır. Gel de onu öldür; diyecek. Ancak Ğardak (ağacı) müstesnâ! Zirâ o Yahudî ağacındandır.” Zamanını Allâh bilir. Yahudîler yeryüzünde fesat çıkardıkları zaman Cenab-ı Allâh onların başına Müslümanları musallat edecektir. Müslümanlar, bütün peygamberlerin, âlimlerin, evliyâ’nın ve bütün mazlumların intikâmını Yahudîlerden alacaktır… Müslümanların İmtihanı Yahudîlerden ibret almak lazım. İlâhî emir ve yasaklara uymadıkları zaman başlarına belâ, fitne ve musîbetlerin gelmesi sadece Yahudîlere mahsus ilâhî kanun (sünnet’üllâh) değildir. Müslümanlar, Cenab-ı Allâh’ın emir ve yasaklarına uymadıkça ve Efendimiz (s.a.v.)’in feyizli ve nurlu yolunda sevgi ve barış sahiline doğru yürümedikçe fitne, fesat, kan, düşmanlık ve belâlardan kurtulamazlar. Efendimiz (s.a.v.) bir hadisi şerifinde; أُمَّتِي هَذِهِ أُمَّةٌ مَرْحُومَةٌ لَيْسَ عَلَيْهَا عَذَابٌ فِي اْلآخِرَةِ عَذَابُهَا فِي الدُّنْيَا الْفِتَنُ وَالزَّلاَزِلُ وَالْقَتْلُ “Benim şu ümmetim, esirgenmiş bir ümmet (-i merhume) dir. Onların üzerine ahirette azap yoktur. Onların azabı, dünyada fitne, zelzeleler ve birbirlerini öldürmeleri (ölüm hadiseliridir.)” Eğer biz, her karış toprağında bir şehidin yattığı bu mukaddes vatanı ve bu necip milleti seviyor, güzelim yurdumuzda insanlarımızın birlik ve beraberlik içerisinde yaşamalarını istiyorsak, mutlaka Allâha ve Resûlüne itaat etmeliyiz. Çünkü Müslümanların arasına birlik, beraberlik, sevgi ve kardeşliğin yerleşmesi için; Müslümanların Cenab-ı Allâh’ın emirlerine bağlanmaları ve Yüce Rasûl (s.a.v.)in sünnetine sarılmaları şart… Manen yükselmenin yolu Resûlullah’ın sünnetine sarılmaktan geçer. Hava da uçan, suyun üzerinde yürüyen veya ateş yiyen veyahut da bunlardan başka harikulâde haller gösteren bir şeyhi gördüğün zaman onu iyi araştır… O şeyh, eğer Allâhın farzlarından ve Resûlullah’ın sünnetlerinden birini terkediyorsa yalancıdır, düzenbazdır. O evliyâ değildir. O şeyhin işleri asla kerâmet değildir; belki istidrâçtır…

📖 Kur'an'dan Bir Ayet

اَوْ كَالَّذ۪ي مَرَّ عَلٰى قَرْيَةٍ وَهِيَ خَاوِيَةٌ عَلٰى عُرُوشِهَاۚ قَالَ اَنّٰى يُحْي۪ هٰذِهِ اللّٰهُ بَعْدَ مَوْتِهَاۚ فَاَمَاتَهُ اللّٰهُ مِائَةَ عَامٍ ثُمَّ بَعَثَهُۜ قَالَ كَمْ لَبِثْتَۜ قَالَ لَبِثْتُ يَوْمًا اَوْ بَعْضَ يَوْمٍۜ قَالَ بَلْ لَبِثْتَ مِائَةَ عَامٍ فَانْظُرْ اِلٰى طَعَامِكَ وَشَرَابِكَ لَمْ يَتَسَنَّهْۚ وَانْظُرْ اِلٰى حِمَارِكَ وَلِنَجْعَلَكَ اٰيَةً لِلنَّاسِ وَانْظُرْ اِلَى الْعِظَامِ كَيْفَ نُنْشِزُهَا ثُمَّ نَكْسُوهَا لَحْمًاۜ فَلَمَّا تَبَيَّنَ لَهُۙ قَالَ اَعْلَمُ اَنَّ اللّٰهَ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ قَد۪يرٌ
Yahut o kimse gibisini (görmedin mi) ki, bir şehre uğramıştı, altı üstüne gelmiş, ıpıssız yatıyordu. "Bunu bu ölümünden sonra Allah, nerden diriltecek?" dedi. Bunun üzerine Allah onu yüz sene öldürdü, sonra diriltti, "Ne kadar kaldın?" diye sordu. Oda: "Bir gün, yahut bir günden eksik kaldım." dedi. Allah buyurdu ki: "Hayır, yüz sene kaldın, öyle iken bak yiyeceğine, içeceğine henüz bozulmamış, hele eşeğine bak, hem bunlar, seni insanlara karşı kudretimizin bir işareti kılalım diyedir. Hele o kemiklere bak, onları nasıl birbirinin üzerine kaldırıyoruz? Sonra onlara nasıl et giydiriyoruz?" Böylece gerçek ona açıkça belli olunca: "Şimdi biliyorum ki, Allah her şeye kadirdir." dedi.
Bakara (2:259)

Ziyaretçi İstatistikleri

Toplam Ziyaretçi
559
Bugünkü Ziyaretçi
169
Şu An Çevrimiçi
11

📖 Ziyaretçi Defteri

Düşüncelerinizi ve duygularınızı bizimle paylaşın

M
Makam ziyaretimiz çok güzel geçti. Ailemle birlikte geldik ve hepimiz çok etkilendik. İnşallah tekrar geliriz.
E
Burası tam bir huzur yuvası. Her köşesi ayrı bir güzellik. Allah sizlerden razı olsun bu güzel hizmetten dolayı.
A
İlk defa ziyaret ettim ve çok etkilendim. Peygamber Efendimize olan sevgimizi burada daha çok hissettik. Teşekkür ederiz.
2 yanıt
×